PERSONEL ADAYI AYDINLATMA METNİ
PERSONEL ADAYI AYDINLATMA METNİ
İşbu aydınlatma metni, Küçükyalı Diyaliz Merkezi işletme adıyla faaliyet gösteren Tokgöz Dializ Hizmetleri Limited Şirketi tarafından veri sorumlusu olarak elde edilen kişisel verilerin işlenmesine ve aktarılmasına ilişkin olarak 6698 sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanunu (“Kanun”) 10. Maddesinde belirtilen aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmesi amacıyla hazırlanmıştır.
İşlenen Kişisel Verileriniz Nelerdir
- Kimlik bilgisi
- İletişim bilgisi
- Özlük bilgisi
- Güvenlik kamerası ile mahremiyete dikkat edilerek kaydedilen fiziki görüntüler
- Mesleki deneyim bilgisi
- Görsel kayıtlar
- Kişisel sağlık bilgisi
- Ceza mahkumiyeti bilgisi
- Referans bilgisi
- Sigara kullanım bilgisi
Kişisel Verilerin İşlenme Amacı
Kanun’un 4. Maddesinde belirtilen ilkelere uygun olarak aşağıda belirtilen amaçlar için işlenmektedir.
- Çalışan adaylarının başvuru süreçlerinin yürütülmesi
- İnsan kaynakları süreçlerinin planlanması
- Fiziksel mekan güvenliğini sağlanması
Kişisel Verilerin Aktarımı
İşlenen kişisel veriler aşağıda belirtilen 3. kişilere aktarılabilecektir.
- Hukuki uyuşmazlık durumunda talep halinde adli makamlar ve taraf avukatları
Kişisel Verilerin Toplanma Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Elektronik ve fiziki ortamda elde edilen kişisel veriler aşağıda belirtilen hukuki sebeplerle otomatik ve otomatik olmayan yöntemlerle işlenmektedir.
- İş sözleşmenin kurulmasıyla ilgili tarafın kişisel verilerinin işlenmesinin gerekli olması
- Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması
- İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması
- Açık rıza
Kişisel Veri Sahibinin Hakları
Kanun’un 11. Maddesi uyarınca herkes, veri sorumlusuna başvurarak kendisiyle ilgili;
- Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme,
- Kişisel verileri işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,
- Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme,
- Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme,
- Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme ve bu kapsamda yapılan işlemin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
- Kanun ve ilgili diğer kanun hükümlerine uygun olarak işlenmiş olmasına rağmen, işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması hâlinde kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme ve bu kapsamda yapılan işlemin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
- İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme,
- Kişisel verilerin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğraması hâlinde zararın giderilmesini talep etme, haklarına sahiptir.
https://www.kucukyalidiyaliz.com/ internet sitemizden edineceğiniz İlgili Kişi Başvuru Formunu eksiksiz doldurarak, Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen haklarınız kapsamındaki taleplerinizi, yazılı olarak Girne Mah. Girne Cad. 139/1 34843 Maltepe / İSTANBUL adresimize göndermeniz ya da tarafımıza önceden bildirdiğiniz ve sistemimizde kayıtlı elektronik posta adresiniz üzerinden This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. adresimize iletmeniz gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen şekilde yapılan başvurulara en kısa sürede ve en geç 30 (otuz) gün içerisinde ücretsiz olarak yanıt verilecektir. Ancak talebinize konu işlemin ayrıca bir maliyet doğurması halinde, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nca belirlenen tarifedeki ücret alınacaktır.
Personel Adayı Adı – Soyadı
Her Sayfaya İmza
Çerez Politikamız
ÇEREZ POLİTİKASI
İşbu politika, Küçükyalı Diyaliz Merkezi işletme adıyla faaliyet gösteren Tokgöz Dializ Hizmetleri Limited Şirketi tarafından veri sorumlusu olarak elde edilen kişisel verilerin işlenmesine ve aktarılmasına ilişkin olarak 6698 sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanunu (“Kanun”) 10. Maddesinde belirtilen aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmesi amacıyla hazırlanmıştır.
Çerezlerin Kullanım Amacı
Çerezler, internet siteleri tarafından bilgisayar, akıllı telefon, tablet vb. iletişim araçlarına bırakılan tanımlama dosyalarıdır. İnternet siteleri tekrar ziyaret edildiğinde gelişmiş kullanıcı deneyimi sağlamak amacıyla erişilen cihazların tanınmalarını sağlar.
Çerezler, herhangi bir internet sitesini ziyaretinizle ilgili bilgilerin ilgili internet sitesi tarafından hatırlanmasına yardımcı olur. Bir sonraki ziyaretinizde kolaylık sağlayabilir ve siteyi daha kullanışlı hale getirebilir.
Veri sorumlusuna ait https://www.kucukyalidiyaliz.com/ adresine bırakılan çerezlerin kullanımı Kanun’a ve uymakla yükümlü olduğumuz mevzuata uygun şekilde gerçekleştirilmektedir.
1. Çerez Kullanımı
https://www.kucukyalidiyaliz.com/ internet sitesini ziyaret ettiğinizde web sitesinin kullanımı için gerekli olan çerezlerin cihazınıza yerleştirmesini kabul edersiniz.
İşletmemizin cihazınıza ilişkin çerezleri kullanmasını istemiyorsanız tarayıcınızın çerez ayarlarına ilişkin bölümünden çerezlerin kullanımını reddedebilirsiniz. Çerez kullanımını reddettiğiniz takdirde https://www.kucukyalidiyaliz.com/ internet sitesinin bazı bölümlerini gerektiği şekliyle kullanamayabilirsiniz.
İşletmemiz gerekli gördüğü durumlarda, kullandığı çerezleri kullanmaktan vazgeçebilir, bunların türlerini veya fonksiyonlarını değiştirebilir veya internet sitesine yeni çerezler ekleyebilir. Çerez Politikasının değiştirildiği hallerde değiştirilmiş politika değişiklik tarihinden itibaren geçerli olacaktır.
Kullanılan Çerez Türleri ve Kullanım Amaçları
Oturum çerezleri: İnternet sitesinden ayrılana dek cihazlarınızda tutulan geçici çerezleri ifade eder.
Kalıcı çerezler: Cihazınızın sabit diskinde uzun süreler kalan türde çerezlerdir.
Zorunlu çerezler: İnternet sitesinin düzgün bir şekilde çalışabilmesi ve kullanıcıların sitede gezinme ve özelliklerinden yararlanmasını sağlar. Zorunlu çerezler anonim niteliktedirler.
İşlevsel ve Analitik çerezler: Tercihlerinizi hatırlamak, internet sitesinin etkin şekilde kullanılması, sitenin kullanıcı isteklerine cevap verecek şekilde optimize edilmesi ve ziyaretçilerin siteyi nasıl kullandığı hakkında verileri içerir. Niteliği gereği bu türdeki çerezler kullanıcı adı ve şifreden oluşan kişisel bilgilerinizi içerebilir.
Yukarıda açıklanan oturum, kalıcı, işlevsel ve analitik çerezlerin tutulma süresi yaklaşık altı aydır ancak sitemize erişilen internet tarayıcısının ayarlarından bu süreye ilişkin gerekli ayarlamalar yapılabilir.
Yukarıda belirtilen işletmemizin kullandığı çerezlerden elde edilen bilgiler 6698 sayılı Kanun’un 5. ve 8. maddeleri uyarınca gerekli olan hallerde rızanız doğrultusunda, aksi hallerde ise rızanız alınmaksızın Kanun’un 5. ve 8. maddelerinde belirtilen istisnalar kapsamında yukarıdaki amaçlar doğrultusunda işlenebilecektir. Çerez Politikası kapsamındaki kişisel verileriniz yukarıda belirtilen amaçlar ile sınırlı olarak, mevzuata uygun şekilde sunucumuza aktarılıp saklanmaktadır.
Çerez Kullanımını Kontrol Etme Yolları
Tarayıcınızın ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerinizi kişiselleştirme imkanına sahipsiniz.
Kişisel Verilerin İşlenme Amacı
Kanun’un 4. Maddesinde belirtilen ilkelere uygun olarak aşağıda belirtilen amaçlar için işlenmektedir.
- Tercihlerinizi hatırlamak, internet sitesinin etkin şekilde kullanılması, sitenin kullanıcı isteklerine cevap verecek şekilde optimize edilmesi,
- Doğabilecek uyuşmazlıklarda delil olarak kullanılması amaçlarıyla, sınırlı olarak işlenmektedir.
Kişisel Verilerin Aktarımı
İşlenen kişisel veriler aşağıda belirtilen 3. kişilere aktarılabilecektir.
- Hukuki uyuşmazlık durumunda adli makamlar ve taraf avukatları
- Sunucu
Kişisel Verilerin Toplanma Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Elektronik ortamda elde edilen kişisel veriler aşağıda belirtilen hukuki sebeplerle otomatik işlenmektedir.
- İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması
Kişisel Veri Sahibinin Hakları
Kanun’un 11. Maddesi uyarınca herkes, veri sorumlusuna başvurarak kendisiyle ilgili;
- Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme,
- Kişisel verileri işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,
- Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme,
- Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme,
- Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme ve bu kapsamda yapılan işlemin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
- Kanun ve ilgili diğer kanun hükümlerine uygun olarak işlenmiş olmasına rağmen, işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması hâlinde kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme ve bu kapsamda yapılan işlemin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
- İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme,
- Kişisel verilerin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğraması hâlinde zararın giderilmesini talep etme, haklarına sahiptir.
https://www.kucukyalidiyaliz.com/ internet sitemizden edineceğiniz İlgili Kişi Başvuru Formunu eksiksiz doldurarak, Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen haklarınız kapsamındaki taleplerinizi, yazılı olarak Girne Mah. Girne Cad. 139/1 34843 Maltepe / İSTANBUL adresimize göndermeniz ya da tarafımıza önceden bildirdiğiniz ve sistemimizde kayıtlı elektronik posta adresiniz üzerinden This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. adresimize iletmeniz gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen şekilde yapılan başvurulara en kısa sürede ve en geç 30 (otuz) gün içerisinde ücretsiz olarak yanıt verilecektir. Ancak talebinize konu işlemin ayrıca bir maliyet doğurması halinde, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nca belirlenen tarifedeki ücret alınacaktır.
KVKK Dokümanları
We have prepared high quality standards for you
- Misyonumuz ve politikalarımız ile vizyonumuz doğrultusunda Kalite Yönetim Sistemi’nin sürekliliğini sağlayacağız.
You Are Always In Good Hands
In order to provide the necessary medical and psychological support to our hemodialysis patients who have been treated for a long time with our philosophy of life-to-hand, our renewed units aim to increase the quality of service provided to our patients and provide an environment where they can feel happy.
Sorumlu Hekim - Dr. Hüsamettin ATİK
Ad Soyad : Hüsamettin ATİK
Unvan : Doktor
Tıbbi Birim : Diyaliz
E-Posta : This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
EĞİTİM VE DENEYİM BİLGİLERİ
Mezun Olduğu Tıp Fakültesi ve Yılı :
İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 1995
İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı 2015
İ.Ü. AUZEF Tarih 2022
MESLEKİ DENEYİM
İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hemodiyaliz Sorumlu Hekimlik Sertifikası 1997
Küçükyalı Diyaliz Merkezi 1997 - 2022
Erkli Diyaliz Merkezi 1999 - 2018
Medikal Estetik Hekimliği, İşyeri Hekimliği
Transplantasyon Sonrası İlaç Kullanımı
Red Ataklarının Önlenmesi İçin Kullanılan İlaçlar
Red ataklarının önlenmesi için kullanılan ilaçlara immunosupressif (vücut bağııklık sistemini baskılayan) ilaçlar adı verilir. Bunların başlıcaları Sandimmun Neoral, Prograf, Cellcept, İmuran, Prednol, Deltacortril ve Codelton'dur.
Organ nakilleri sonrasında takılan organların başarı ile çalışmasındaki en önemli etkenlerden birisi immunosupresyondur. İmmunosupresyon, vücuda verilen değişik ilaçlarla bağışıklık sisteminin baskılanması ve görevini kısmen yapamaz hale getirilmesi anlamını taşır.
Gerek canlıdan, gerekse kadavradan yapılsın tüm nakil ameliyatlarından sonra vücut, yeni takılan organa karşı, savaşmaya başlar. Adeta nakledilen organı bir yabancı gibi kabul ederek onu vücuttan atmaya, reddetmeye çalışır.
Bu işi gerçekleştiren, vücudumuzun askerleri de sayılan kanın beyaz hücreleri (lökositler) ve bağışıklık sisteminin dalak, timus gibi diğer organlarıdır.
Organ nakillerindeki başarının giderek artmasının temelindeki neden immunosupressif ilaçların bulunması ile mümkün olmuştur. 1950'li yıllardan itibaren giderek hem sayıları, hem de kaliteleri artan bu ilaçlar sayesinde bugün organ nakillerinin en önemli sorunu olmaya devam eden red olaylarına karşı daha da başarılı tedaviler yapılabilmektedir.
Günümüzde sayıları oldukça artan immunosupressif ilaçların kullanılması yalnızca uzman doktorlarınızın gözetiminde ve bilgisi dahilinde yapılmalıdır. Bu kitapçıkta kısaca değişik özelliklerinden bahsedilecek olan bu ilaçların gerek dozlarının ayarlanması, gerekse önemli yan etkileri nedeni ile bilinçsiz kullanımları son derece sakıncalıdır.
Hekiminiz bazı koşullarda, çoğu kez yan etkiler nedeni ile ilaçlarınızın sayısında ya da dozunda azaltmalar yapabilir.
Hekiminizin bilgisi dışında red ataklarını önleyen immunosupressif ilaçlarınızı kesinlikle kesmeyiniz ve dozlarında değişiklik yapmayınız.
Ancak bu ilaçların tümünün birden kesilmesi hem takılan organın reddine, hem de ağır bir hastalık tablosuna yol açarak nakledilen organın ameliyatla tekrar çıkarılmasına yol açabilir. Bazı hastalarda gözlemlediğimiz başarılı nakilden bir süre sonra 'tamamen düzeldim artık ilaca ihtiyacım yok!' düşüncesi ile ilaçların bırakılması bu kötü sonuçları doğurabilir.
Özellikle organ naklinden sonraki ilk aylar içinde akut rejeksiyon (organ reddi) denilen tablo ile daha sık karşılaşılır. Bu tablo uygun olarak ve hemen tedavi edilmezse nakledilen organda kalıcı hasarlara ve organın kaybına yol açabilir. Bu nedenle transplantasyonun ilk günlerinden başlayarak rejeksiyon (red) gelişmesini engellemek amacı ile ilaçların dozları daha yüksek tutulur.
İmmunosupressif ilaçların nakledilen organ çalıştığı sürece kullanılmaları zorunludur.
Süre ilerledikçe akut red olasılığı azalır ve ilaçlar etkin oldukları en küçük dozlarla devam ettirilir. Aşağıda da ayrıntılı olarak açıklanacağı gibi tüm immunosupressif ilaçların istenmeyen yan etkilerinden kaçınmak için gereğinden fazla dozlardan kaçınılmalıdır.
Sandimmun Neoral (Siklosporin):
Bu ilacın 1980'li yıllardan itibaren tedaviye girmesi ile transplantasyonda yeni bir dönem açılmış ve red oranlarında anlamlı düşmeler gözlenmiştir. Halen dünyada yaygın olarak kullanılan ilaçlardan biridir.
Ülkemizde de 25 ve 100 mg'lık kapsüller ve çocuklar için bir mililitresinde 100mg içeren solüsyonlar halinde bulunmaktadır. İlaç iki eşit doz olarak 12 saatte bir alınmalıdır. Kapsüllerinin meyve suyu ile alınması mümkündür.
Ancak greyfurt suyu ile birlikte alınmamalıdır. Bu durumda ilaç yeterince emilmez.
Red olayının önlenmesinde başarı ile kullanılırken, akut red ortaya çıktıktan sonra etkisizdir. Kullanımı sırasında doz ayarlanması ilacın kan düzeylerine bakılarak kararlaştırılır. Siklosporin düzeyi ölçümü için kan verileceği zaman son dozdan sonra 12 saat geçmelidir. Yani o günün sabahında, kan örneği verildikten sonra ilaç alınmalıdır.
Siklosporinin çok önemli yan etkileri de bulunmaktadır.
Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür.
* Tansiyon yüksekliği,
* Böbrek fonksiyon bozukluğu,
* Karaciğer testlerinde bozukluk,
* Diş eti büyümesi,
* Tüylenmede artış,
* Ellerde titreme,
* Vücutta uyuşukluk hissi,
* İshal,
* Bulantı,
* Sıcak basması,
* Baş ağrısı,
* Şeker hastalığı,
* Kan yağlarında yükselme,
* Ürik asit yüksekliği
Bu şikayetlerin tüm hastalarda olması beklenmez. Siklosporin alan hastalarda bu şikayetler geliştiğinde izlendikleri merkeze başvurmaları gerekir.
Birçok ilacın sîklosporinle olumlu ya da olumsuz yönde ilişkisi vardır. Bu nedenle herhangi bir ilacı kullanmanız gerektiğinde siklosporinle birlikte kullanılıp kullanılamayacağını hekiminize danışmanız gereklidir.
Prograf (Tacrolimus: FK506):
Etki mekanizması yönünden siklosporine benzeyen bir ilaçtır. Red olaylarının gelişmesini engellemekle birlikte tedaviye direnç gösteren bazı akut red olaylarının geri döndürülmesinde de başarı ile kullanılabilir.
Ülkemizde 1mg. ve 8mg.'lık kapsüller halinde bulunmaktadır. Kapsüllerin yemeklerden 1 saat önce ya da 2-3 saat sonra alınması gerekir. Kullanım sırasında dozajı ilacın kan seviyeleri ölçülerek belirlenir. Bu nedenle doz ölçümü yapılacağı gün ilaç alınmadan kan verilmelidir. Yan etkileri açısından siklosporinle arasında bazı farklıklıklar gözlenebilir. Özellikle kozmetik açıdan yan etkileri siklosporine göre daha azdır.
Prograf'la ilgili yan etkiler şu şekilde sıralanabilir;
* Tansiyon yüksekliği,
* Böbrek fonksiyon bozukluğu,
* Karaciğer testlerinde bozukluk,
* Şeker hastalığı,
* Ellerde titreme,
* Vücutta uyuşukluk hissi,
* Uyku bozuklukları,
* Baş ağrısı.
Bu yan etkilerin tümünün ortaya çıkması beklenmez. Transplantasyon sonrası uzun dönemde ilaç dozajındaki azalma ile birlikte yan etkilerin ortaya çıkma olasılığı da azalacaktır.
Sandimmun da olduğu gibi Prograf için de birlikte kullanılan diğer ilaçlar büyük önem taşımaktadır. Bazı ilaçlar kan seviyesini azaltabilir, bazıları artırabilirler.
Prograf, Sandimmun ya da diğer ilaçlarınıza bağlı olabileceğini düşündüğünüz yan etkilerin varlığında ilacınızı kesmeyiniz.
Sizi izleyen hekiminize başvurunuz.
Bu nedenle başka birimler tarafından önerilen ilaçları kullanmadan önce hekiminize danışmanızda yarar bulunmaktadır.
Sizi izleyen hekiminiz almakta olduğunuz Sandimmun ya da Prograf'dan birini keserek diğerine geçebilir.
Farklı nedenlerle yapılan bu değişiklik sonrasında hekiminizin önerdiği ilacı alırken hem Sandimmun, hem de Prograf'ı birlikte kullanmamaya dikkat ediniz.
Cellcept (Mikofenolat mofetil):
Son yıllarda kullanıma giren ilaçlardan birisidir. Sandimmun ya da Prografla birlikte kullanılabilir. Akut red olaylarını önlemenin yanında kronik dönemdeki red olayları üzerine de olumlu etkileri olabilir.
250 ve 500 mg.'lık tabletler halinde bulunmaktadır. Genellikle günde 2 - 3 gr olarak kullanılabilir ve iki eşit doza bölünerek 12 saat ara ile alınır. İlacın aç karına ya da yemekten 2-3 saat sonra alınması gereklidir.
Mide ve barsaklar üzerine olan yan etkileri ön planda görünür. Şiddetli bulantı, kusma ya da ishal nedeni ile bazı hastalar ilacı kesmek zorunda kalabilirler. Önemli bir yan etkisi de kan hücrelerini üreten kemik iliği üzerinedir. Bu şekilde ilaç kansızlığa ve beyaz seri hücrelerinde ileri derecede azalmaya neden olabilir.
Cellcept aynı zamanda infeksiyonlara eğilimi artırır. Bu ilacı kullanan hastalarda bu yönden belirli aralıklarla kan sayımları yapılması faydalıdır ve gereğinde ilacın dozu azaltılır.
İmuran (Azathiopurin):
Transplantasyon tarihinin ilk yıllarından beri başarı ile kullanılan ilaçlardandır. Son senelerde yerini yavaş yavaş Cellcept'e bırakmaktadır. İlaç yapı ve etki mekanizması ile Cellcept'e benzer. 50 mg.'lık tabletlerinden hastanın kilosuna göre günde 50-150 mg arasında kullanılabilir. En önemli yan etkisi kemik iliği üzerine olan baskılayıcı etkisidir. Bu nedenle infeksiyon eğilimini artırır. Kansızlığa yol açabilir. Bunun yanında transplantasyon sonrası gelişen bazı cilt tümörlerinin gelişiminde etkili olabilmekte, saç dökülmesi, eklem ağrısı, karaciğer testlerinde bozukluklara neden olabilmektedir. Kan sayımlarına göre ilaç dozajında azaltmalar yapılabilir.
Kortizon içeren ilaçlar (Prednol, Deltacortril, Codelton):
İmuran'la birlikte en eski dönemlerden beri kullanılan ilaçlardandır. Halen birçok merkez tarafından kullanılmaktadır. Transplantasyondan sonraki ilk günlerde yüksek dozlarda kullanılırken dozu giderek azaltılır. Çok değişik mekanizmalarla red olayını önlediğinden birçok yan etkisi olmasına rağmen tamamen vazgeçilebilecek bir ilaç değildir. Son senelerde daha etkin ilaçların çıkması ile hiç kortizon kullanılmadan da hastaların tedavi edilebileceği umudu vardır.
Kortizonlu ilaçların sabah tok karna tek dozda alınması daha iyidir.
İyi bilinen yan etkileri şu şekilde sıralanabilir;
Vücut yağ dağlınınım böylece vücut şeklinin bozulması, karnın büyüyerek kol ve bacakların incelmesi, enfeksiyonlara eğilim, yara iyileşmesinde gecikme, psikolojik açıdan dengesizlik, iştah artışı, şişmanlama, ciltte incelmeler ve cildin kolay tahriş olması, morarmalar ortaya çıkması, sivilceler, tüylenme, yüksek tansiyon, kemiklerde erime, mide ülseri, şeker hastalığı, katarakt.
Burada belirtilen yan etkiler ciddi boyutlara
ulaştığında kortizonlu ilaçların bırakılması zorunlu
hale gelebilir.
Özellikle doğurma çağında olan ve hekimlerinin izniyle gebe kalan transplantasyonla hanımların bu durumu en kısa sürede hekimlerine bildirmeleri ilaç kullanımı açısından son derece önemlidir. Bu özel durumda, sizin ve bebeğinizin sağlığı için almakta olduğunuz ilaçlarda önemli değişiklikler yapılabilir.
Bu bölümde anlatılan ilaçların tümü oldukça pahalı ilaçlardır. İlaçlarınızın sürekli temini için sosyal güvencenizin devam etmesi son derece önemlidir.
Herhangi bir nedenle sosyal güvencenizi
yitirip ilaçlarınızı temin edemeyecek duruma
düştüğünüzde, bu durumu sizi izleyen ekibe hemen bildirmelisiniz.
Tansiyon Düşürücü İlaçlar (Antihipertansifler):
Transplantasyon sonrası hastaların büyük bir kesiminde hipertansiyonla karşılaşılır. Kullanmak zorunda olduğunuz Sandimmun, Prograf gibi ilaçlar hipertansiyona neden olabilmekte yada hipertansiyonun şiddetini artırmaktadırlar.
Hipertansiyon tedavisinin temel prensibi olan ilaçsız tedavinin öncelikle uygulanması şarttır. Tuzsuz diyet, egzersiz ve kilo verilmesinden oluşan ilaçsız tedavi son derece önemlidir. Buna karşın özellikle ilaçların yan etkileri nedeni ile ilaçsız yöntemlerle tansiyonu düzenlemek çoğu hastada mümkün olmaz. Bu nedenle hemen hemen tüm hastaların hipertansiyon ilaçları kullanmaları zorunlu hale gelir.
Hekiminizin başlamış olduğu tansiyon ilacını tansiyonunuz yüksek ölçüldüğünde değil sürekli olarak almanız gereklidir. Tansiyonunuz normal düzeylerde seyrediyorsa bu, almış olduğunuz ilaçlar sayesindedir. Bu durumda ilaçlarınızı bırakıp, tansiyonunuz yükseldiğinde tekrar almanız hatalı bir davranış olacaktır.
Unutmayınız:
Tansiyon değerinizin sürekli normal düzeylerde tutulması transplante böbreğinizin uzun ömürlü olmasına yardımcı olacaktır.
Kalsiyum antagonistleri:
Özellikle damarlar üzerine olumsuz etki yapan immunosupressif ilaçların olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi açısından bu gruptaki tansiyon ilaçları kullanılması en uygun ilaçlardır (İsoptin, Diltizem, Fibrocard, Altizem, vs.). Bu ilaçlar bir yandan hipertansiyonu tedavi ederlerken diğer yandan da Sandimmun ve Prografın gereken dozlarını azaltmak suretiyle daha ekonomik bir tedavi sağlamaktadırlar.
Bu gruptaki ilaçların önemli yan etkileri kalpte ritm bozuklukları yapabilmeleri, ödem ve kabızlık oluşturabilmeleridir.
ACE-inhibitörleri ve AT-II reseptör blokerleri:
Bir diğer grup hipertansiyon ilacı ACE-inhibitörleri ve AT-II reseptör blokerleri denilen gruplardır. (Enapril, Inhibace, Sinopryl, Renitec, Delix, Cozaar, Diovan, Micardis, Pritor). Bu ilaçlar da tansi-yonu düşürmenin yanında böbrek içindeki basıncı da düşürerek böbrek üzerine olumlu etkiler yaratırlar. Transplantasyon sonrası dönemde ortaya çıkabilen idrarda protein çıkması (proteinüri) durumlarında da tercih edilen ilaçlardır. Ancak önemli yan etkileri nedeni ile mutlak hekim önerisi ve kontrolü ile kullanılmalıdır.
Böbrek fonksiyonlarında bozukluğa yol açabilmeleri, kan potasyum düzeylerini tehlikeli biçimde artırabilmeleri ve kansızlığa yol açabilmeleri önemli yan etkileridir. Özellikle ACE-I grubu ilaçlar bazı hastalarda şiddetli ve inatçı bir öksürüğe neden olmaları nedeni ile kullanılamazlar.
Sıkça kullanılan bu iki grup dışında alfa blokerler (Cardura, Doksura), diüretikler (Lasix, Furomid, Fiudex, Fludin), beta blokerler (Beloc, Prent, Dideral, Nortan), diğer kalsiyum antagonistleri (Adalat Crono, Norvasc, Amlodis, Amlocard, Vasocard, Baypress, Dyna-Circ) de başarı ile kullanılabilir.
Unutulmamalıdır ki her tansiyon ilacının kendine has etki ve yan etkileri bulunmaktadır. Bu nedenle hiçbir ilaca kendiniz başlamayınız. Tansiyonunuzun düzensiz gittiğini gözlemlediğinizde hekiminize danışınız.
Transplantasyon Hakkında Sık Sorulan Sorular
1. Canlı veya kadavra vericilerden transplantasyon yapılacak adayların hazırlıkları arasında bir fark var mıdır?
Hayır, Kadavra böbreği bekleme listesindeki adaylar da tıpkı canlı vericiden transplantasyon yapılacak adaylar gibi incelenir. Ancak bir kadavra böbreği bulunma olasılığının ne zaman gerçekleşeceği belli olmadığı için. zaman geçtikçe önceden yapılmış muayene le bazı laboratuar incelemelerinde değişiklikler olabilir. Bu nedenle kadavra böbreği bekleme listesindeki hastaların belli aralıklarla, fizik muayene ve laboratuar incelemeleri yineletmeleri ger eklidir. Kısaca; kadavra böbreği bekleyen hastalar ameliyata her an hazır durumda olabilir.
2. Transplantasyon adayı hastaların kendi böbreklerine herhangi bir müdahale yapılır mı?
Genellikle hastaların kendi böbreklerine dokunulmaz. Ancak, inatçı hipertansiyon, böbreklerde tedaviye dirençli infeksiyon, idrarın mesaneden böbreğe taşması, çok büyük kistik böbrekler söz konusu ise, hastalıklı böbrekler çıkarılır. Bu ameliyat bazı merkezlerde transplantasyondan önce yapılır ve 3-4 hafta sonra yeni böbrek takılır. Bazı merkezlerde ise böbrek nakli ameliyatı yapılırken aynı anda hastanın kendi böbrekleri de çıkarılır. Yalnız her iki ameliyatın aynı seansta yapılması oldukça uzun sürer ve biraz daha risklidir.
3. Kadavra böbrek listesine kayıtlı hastalar için bekleme süresi ne kadardır?
ÜIkemizde bugün için kesin bir süre belirtmek mümkün değildir. Listeye çok yeni giren bir hasta, uygun tipte böbrek çıkması ile kısa zamanda transplantasyon şansına kavuşabileceği gibi bazen de uygun bir böbrek çıkmadığı için uzun süre beklenebilir. Olanaklar elverdiğince, uygun böbrek çıktığında daha uzun süre beklemiş olan hastaya öncelik tanınır. Halkımızın bilinçlenerek daha fazla organ bağışında bulunması bekleme süresini kısaltacaktır.
Halkımızın bilinçlenerek daha fazla organ
bağışında bulunması bekleme süresini kısaltacaktır.
4. Kadavra böbrek bulunduğunda hastalara nasıl haber verilir?
Transplantasyon ünitesinde bilgisayarda kadavra böbreği bekleyen tüm hastaların telefon numaraları kayıtlıdır. Uygun bir kadavra böbreği çıktığında günün herhangi bir saatinde size telefonla haber verilere!,, transplantasyon ünitesine gelmeniz istenecektir. Size daha kolay ve kısa sürede haber verebilmemiz için. varsa, birden fazla telefon numaranızı ve yakınlarınızın da telefon numaralarını bildirmeniz faydalıdır.
Telefon numaranızda bir değişiklik olduğunda
bunu hemen üniteye bildirmelisiniz.
5. Böbrek bulunduğu haberi ile transplantasyon ünitesine çağrılmanız mutlaka böbreğin size takılacağı anlamına mı gelir?
Hayır. Bir kadavradan elde edilen iki böbrek için yaklaşık 10 hasta üniteye çağrılmaktadır. Burada, hemen yapılan fizik muayene ve acil laboratuar incelemeleri sonucunda, ünite hekimlerinden oluşan bir kurul tarafından karar verilmekte ve durumu en uygun olan 2 hastaya böbrek takılmaktadır. Böbrek takılmayanlara ise bunun nedenleri açıklanır ve hastalar evlerine gönderilir.
6. Kadavra böbrek, transplantasyon için haber verildiğinde neler yapılmalıdır?
Öncelikle bu saatten itibaren hiçbir şey yenilmemeli ve içilmemelidir. Bekleme listesindeki bu hastanın küçük bir çantada, kişisel eşyaları (pijama, terlik gibi) her an hazır olmalıdır. Özelikle şehir dışından gelecek hastaların telaşa kapılmamaları ve hazırlanmakla vakit kaybetmemeleri için önemlidir. Çağrıldığınızda yanınıza eşyaları da alarak en hızlı ulaşım aracı ile. uzak bir şehirde oturmaktaysanız mümkünse uçakla, üniteye gelmelisiniz.
7.Kadavra böbreğin size takılmasına karar verildiğinde ne tür işlemler yapılacaktır?
Bu karardan sonra, artık hastanede kalacaksınız. O gün diyalize girmediyseniz acil olarak hemodiyalize alınacak ve bitiminde transplantasyon ünitesine yatırılacaksınız. Gerekli ameliyat hazırlıkları ve transplantasyon öncesi ilaç uygulamalarından sonra böbrek nakli ameliyatına alınacaksınız.
Artık yeni böbreğiniz takılacak ve sizin için yeni bir yaşam dönemi başlayacaktır.
Transplantasyon Sonrasında Sosyal Yaşam
Böbrek nakli olduktan sonra sizleri artık yeni bir yaşam bekliyor. Yeni böbreğinizle ömür boyu sağlıklı yaşamanız mümkün. Diyaliz dönemine göre daha az kısıtlamalı bir yaşam. Ancak burada da bazı kurallar var. Sağlıklı, kaliteli bir yaşam için pek çok şey sizin elinizde. Doktorlarınız, hemşireleriniz ve size yardımcı olacak diğer sağlık görevlileriyle tam bir işbirliği içinde olmanız sizi daha mutlu kılacaktır.
Böbrek nakli olduktan sonra hastanın sosyal hayata dönmesi, normal bir aile ve ev hayatı sürdürmesi, daha önceden yaptığı işini yapması mümkündür. Böbrek naklinden sonra beden gücünün yerine gelmesi bir süre alabilir. Naklin ilk aylarında özellikle enfeksiyon hastalıklarından korunmak için hasta kısıtlı bir hayat sürdürmek zorundadır; bu sebeple uyulması gereken bazı kurallar vardır. Bunlar hem böbreğin, hem de hastanın korunması açısından önemlidir. Burada önemli bazı kurallar hatırlatılmıştır.
Naklin ilk 3 ayında bir Hasta Not Defteri hazırlamanız, tansiyon, ateş ve kan basıncı takibiniz açısından size ve sizi takip eden ekibe kolaylıklar sağlar. Bu deftere;
1. Günlük ateş takibini (sabah ve akşam),
2. Günlük ağırlık takibini,
3. Günlük tansiyon takibini kaydetmelisiniz,
Tansiyon hep aynı koldan 5 dakika istirahat ettikten sonra ölçülmelidir. Tansiyon ölçtürmeden 30 dakika önce çay, kahve ve sigara içilmemelidir. Digital (bilekten ölçen) otomatik tansiyon aletlerinin kan basıncını yanlış ölçebileceğini hatırda tutunuz, İstirahat sırasında ölçülen tansiyonun 135/85 - 125/75 mm Hg arasında olması normaldir.
4. Günlük idrar takibine ve ayrıca aşağıdaki noktalara dikkat ediniz.
5. İlaçları doktorun söylediği biçimde., aynı saatte alınız ve kendi kendinize ilaç dozunu ve miktarını değiştirmeyiniz ve doktora danışmadan ilaç almayınız.
6. İlk 3 ay lokanta, sinema, otobüs, tren, kahvehane, tiyatro, düğün, nisan, sünnet düğünü gibi halka açık ve kalabalık yerlere gitmeyiniz.
7. İlk 3 ayda, bir odada iki veya daha çok kişi olduğunda mutlaka maske takınız.
8. Ellerinizi sık sık yıkayınız, vücut ve diş temizliğine dikkat ediniz.
9. Kuş beslemeyiniz ve bahçe ve bitkilerle doktor izin verinceye kadar uğraşmayınız.
10. Beş kilogramın üzerinde ağırlık taşımamaya gayret ediniz.
11. Böbrek üzerine bastırmayınız veya buraya baskıya neden olacak egsersiz yapmayınız.
12. ilk bir ay kesinlikle araba kullanmayınız.
13. Sigara içmeyiniz.
14. Alkolden uzak durunuz.
BESLENME
Böbrek nakli olduktan sonra zararlı maddelerin yeni böbrek tarafından kandan hızla temizlenmesiyle hastanın iştahı açılır. Öte yandan yeni ve normal bir hayata kavuşmak da iştah üzerinde olumlu etki yapar. Aynı zamanda kortizonlu ilaçların (Deltacortil, Prednol, Codelton vb.) iştahı arttırdığı da unutulmamalıdır. Bu nedenler ile çoğu kez hastalar böbrek nakli olduktan sonra çok yemek yiyerek kilo alırlar.
Diyetteki kısıtlamalar, transplantasyon yapıldıktan sonra, diyaliz dönemine oranla çok azalacaktır. Ancak bu dönemde de uyulması gereken önemli kurallar vardır.
Kilo artışı ile metabolizma sonucunda ortaya çıkan ve böbrek tarafından uzaklaştırılan atık ürünlerin miktarı artar; bu da böbreğe ayrı bir yük getirir ve böbreğin zarar görme olasılığı artar. Ayrıca aşırı yemek kan şekerinde de yükselmeye neden olabilir.
Böbrek nakli olduktan sonra:
İştahınızı frenlemeye çalışmalısınız, lîıınnn için sofraların: ve sade hazırlayınız. Yağsız veya az sıvı yağlı salataları bolca yiyerek açlığınızı bastırmaya çalışınız. Yemekleri küçük tabaklara koyup, lokmalarınızı uzun süre çiğneyiniz. Yemek sırasında su veya düşük kalorili içecekler içiniz.
Yemekleri doktorunuz aksine bir şey söylemedikçe az tuzlu pişiriniz. Tuzsuz yemek iştahınızı azaltır. Tuzla muamele edilmemiş baharatları kullanmanızda sakınca yoktıır.
Kan yağlarınızın (kolesterol ve trigliserid) normal olması için kolesterolü yükseltecek gıdalardan kaçınmalısınız.
Yemeklerinizi zeytinyağı, ayçiçek yağı, mısırözü gibi sıvı yağlarla pişiriniz. Katı yağ yerine buzdolabında yumuşak kalan yağları tercih ediniz.
Kızartma yerine ızgara, teflon tavada yağsız pişirme, bullarda pişirme gibi yöntemleri kullanınız. Mümkün olduğunca az ekmek yiyiniz. Temizliğinden emin olmadığınız yerlerde yemek yemeyiniz.
Bal, çikolata, reçel, marmelat ve pasta gibi çok fazla şeker içeren gıdalar kan şekeri yüksek olan hastalarda kesinlikle yasaldır. Kan şekeri normal olan hastaların da bunlardan fazla tüketmeleri uygun değildir.
Cips, çerez, kuru yemiş gibi atıştırmalık gıdalar sizin için zararlıdır. Bunlardan kaçınmaya özen gösteriniz. Konserve gıdalardan, hazır yemeklerden kaçınınız. Düzenli egzersiz yapmanız hem iştahınızı azaltacak hem de kilo almanızı engelleyecektir.
Yeni uğraşlar edinmeniz, içinizdeki sanatkarı uyandırmak için çeşitli el işleri ve maket yapma, değişik konularda kitap okuma, satranç öğrenme gibi faaliyetlerde bulunmanız iştahı frenleyecek ve sizi sıkıntılı düşüncelerden uzak tutacaktır.
Kolesterol içeren Gıdalar
Kolesterol sadece hayvansal gıdalarda bulunur. Yumurta sarısı ve beyin en zengin kolesterol kaynaklarıdır. Tereyağı, karaciğer, beyin, böbrek, dalak, dil gibi sakatatlar, karides, kalamar gibi deniz ürünleri, kırmızı et, süt ve süt ürünleri de fazla miktarda kolesterol içerirler.
Eğer ek olarak yüksek tansiyon ve kalp hastalığınız yoksa günlük diyetinizi aşağıdaki gibi düzenleyebilirsiniz:
Sıvı yağ ve buzdolabında yumuşak olan yağlarla yemek yapılmalıdır.
Derisi alınmış tavuk, hindi ve balık eti serbestçe kullanıla bilet halde yağı alınmış kırınızı et az miktarda kullanılmalıdır.
Az yağlı süt, az yağlı ve tuzu alınmış peynir yenebilir. Günde, iki kez 30-35 gram beyaz peynir (sabah ve ikindi), bir veya iki bardak (200 mi) süt ve günde bir kase yoğurt uygun miktarlardır.
Yumurta haftada iki gün yenilebilir. Eğer kolesterol yüksekliği yoksa sadece beyazı daha fazla da alınabilir.
Etsiz sebze yemekleri ve salatalar istenildiği kadar tüketilebilir. Muz, üzüm gibi meyveler fazla şeker içerirler, fazla yememeye dikkat etmek gereklidir. Günde iki porsiyon meyve yenebilir (orta boy bir adet elma, orta boy bir adet portakal, orta boy bir adet şeftali, orta boy bir adet armut, yarım muz, 3-4 adet kayısı, 10-12 adet kiraz, 8-10 adet çilek, 2 adet incir, 15-20 tane üzüm, bir dilini karpuz, bir dilim kavun, 2-3 adet mürdüm eriğinin her biri bir porsiyondur.)
Günde 3-4 ince dilini ekmek tüketilebilir. Hepsi aynı günde, olmamak üzere pilav, makarna, yağsız veya az sıvı yağlı yoğurt ilavesiyle mantı haşlanıp yenebilir.
Süt ve yoğurt yerine muhallebi, sütlaç yenilebilir.
EGZERSİZ VE SPOR
Böbrek nakli olmuş hastaların iş ve egzersiz yapabilme güçleri hemodiyaliz ve periton diyalizi hastalarından daha iyidir ve normal insanlara yakındır. Ancak bu, nakilli hastaların her istedikleri egzersiz programı ve sporu yapabilecekleri anlamına gelmez.
Spor yapmaktaki amaç daha sağlıklı bir bedene sahip olmak ve ilaçların yaratacağı yan etkileri en aza indirgemek olmalıdır.
Egzersize başlamak için böbrek naklinden sonra en az 6 hafta beklemek gereklidir. Önceleri, kortizonlu ilaçlara bağlı olarak adale zafiyeti (kas güçsüzlüğü) olabilir. Yapılacak egzersiz kasın çalışma gücünü arttıracak, tansiyonu düşürecek ve böbreklere yük bindirmeyecek şekilde olmalıdır. Aerobik, düz bisiklet sürmek, yürüyüş, temiz bir denizde yüzmek hem kalp ve akciğer hem de kas iskelet sistemi için en iyi, en güvenilir egzersizlerdir. Haftada en az 2 veya 3 kez 30-40 dakikalık (en fazla 180 dakika /hafta) hareket uygun olur.
Hastaların, vücutlarına darbe gelecek futbol, voleybol, basketbol, tenis, judo vb., sporları kesinlikle yapmamaları, ağırlık kaldırarak vücut geliştirmeye çalışmamaları gerekir.
Egzersiz yapmadan önce;
Doktorunuza kalp ve iskelet sisteminin egzersiz için uygun olup olmadığı ve en iyi egzersizin ne olduğunu danışınız.
Yavaş yavaş başlayıp giderek egzersiz miktarını artırınız.
Çok soğuk ve çok sıcak ortamlarda egzersiz yapmayınız.
Egzersiz yaparken pamuklu ve teri emecek giysileri tercih ediniz. o Egzersizin bir yarış olmadığını, amacın ilaçlara bağlı ortaya çıkacak kas ve iskelet sistemini ilgilendiren yan etkileri en aza indirmek, kilo vermek, tansiyonu düşürmek, psikolojik rahatlama sağlamak için bir araç olduğunu biliniz.
Egzersize bağlı bir problem
ortaya çıktığında doktorunuza
danışınız.
CİNSEL HAYAT
Böbrek naklinden sonra hem kadın hem erkek hastaların çoğunda diyalize girdikleri döneme göre cinsel arzu ve cinsel güçte artma ortaya çıkar. Böbrek nakli ile vücuttaki hormonlar düzene girer; örneğin hemodiyalizde iken adet görmeyen kadın hastalar adet görmeye başlarlar. Aynı şekilde, erkek hastalarda da diyaliz dönemine göre cinsel güçte belirgin düzelmeler görülür. Ancak, yine de bazı hastalarda ilaçlara ve esas hastalıklarına bağlı olarak (örneğin şeker hastalığı) cinsel güçte azalma (iktidarsızlık) ortaya çıkabilir. Bazen de çocuk sahibi olmamak bir problem olarak karşımıza çıkar.
Erkek hastalarda ortaya çıktığında çok rahatsız edici olan, cinsel güç azalması tedavi edilebilir bir durumdur. Böyle şikayeti olan hastaların takip eden doktorlarına bunu danışmaları halinde gerekli incelemelerden sonra yakınmalarından tamamen kurtulmaları mümkündür.
Cinsel problemler, her insanının karşılaşacağı
sorunlardandır. Lütfen doktorunuzdan size bir zaman
ayırmasını isteyerek bu tip problemlerinizi iletiniz ve
çözümlerini talep ediniz. Doktorunuza, aile ile
hayatınızda sorunlara neden olabilecek bu tip
rahatsızlıkların çözümü için eşinizle de beraber
başvurabilirsiniz..
Böbrek nakli olmuş kadınlarda ise nakilden sonra adet bozuklukları, az veya çok adet görme, düzensiz adet görme yakınmaları olabilir. Bunun için kadın-doğum doktorları ile temasa geçerek tedavi planlanır.
İlk 6 hafta cinsel ilişkide bulunmamalısınız. Daha sonrası doktorunuzla konuşarak cinsel ilişkiye başlayabilirsiniz.
Eşlerden birinde akıntılı bir hastalık varsa mutlaka prezervatif kullanılmalı ve tedavi için doktora beraber başvurulmalıdır.
Çok eşi olanlarla ilişkiye girmekle ve/veya evlilik dışı ilişkilerle cinsel hastalık kapma ihtimali çok fazladır. Bu tip ilişkilerden kaçınınız.
Önemli bir problem de nakilden sonra tekrar normale dönen yumurtalık fonksiyonu nedeniyle istenmeden hamile kalınmasıdır.
Doğum kontrolü için doğum kontrol hapları yasak değildir; ancak kalp, damar sisteminde problemlere yol açabilirler, ayrıca yüksek tansiyonlu hastalar için bu ilaçlar uygun değildir. Spiral kullanmaktan kaçınınız. Takvim yöntemi güvenli bir yöntem değildir. En iyi yöntem erkeklerin prezervatif kullanmasıdır.
Böbrek nakli olduktan sonra isteyen erkek ve hanım hastalar çocuk sahibi olabilirler. Ancak hanımların böbrek naklinin üzerinden 2 yıl geçmeden hamile kalmaları uygun değildir. Hamile kalmadan önce doktora danışmak gereklidir. Eğer hamilelik yeni böbreğinize yük getirecekse hamile kalmaktan kaçınınız. Bu durumu eşinizle beraber doktorunuzla konuşunuz.
Hamilelik döneminde yakın takibiniz zorunludur. Hamileyseniz hem doğum doktorunuzun hem de böbrek doktorunuzun öğütlerine uyunuz.
SOSYAL HAYAT
Ameliyattan 3 ay sonra işinize dönebilirsiniz. Ancak yaptığınız iş konusunda doktorunuza bilgi vermeniz gereklidir. Uygun bulunmaz ise iş değişikliği yapmanız gerekebilir.
Öğrenciyseniz okulunuza gidebilirsiniz. Ancak; okullar, fabrikalar gibi kalabalık yerlerde grip gibi enfeksiyon hastalıklarına yakalanma ihtimali fazladır. Kış mevsiminde korunmaya dikkat etmek gereklidir. Grip aşısı olunmasında fayda vardır.
Nakilden sonra seyahat etmenizde sakınca yoktur. Ancak uzun mesafeli gezilerden önce doktorunuza danışmalı, yanınıza yeterince ilaç almalı, sizi ve hastalığınızı tanıtan bir kart veya rapor bulundurmalı ve gittiğiniz yerde karşılaşacağınız bir problem olduğunda başvurabileceğiniz nakil merkezi veya doktorun adresi ve telefonunu önceden kaydetmelisiniz.
Organ nakilli hastalar ilaçlarını düzenli kullanıp takiplerine düzenli geldikleri takdirde önemli bir problemle karşılaşmadan uzun yıllar sağlıklı olarak yaşayabilirler. Tüm hayatınızı nakledilmiş böbreğinize odaklamayınız, çünkü organ kaybetme endişe ve korkusu önemli bir stres nedenidir. Stres ise çağımızın en önemli hastalıklarından birisidir.
Ayrıca, konuya ve hastalığınızla ilgili olarak gelişigüzel kişilerin bilgilerine itibar etmeyiniz. Problemlerinizi doktorunuzla açık seçik olarak konuşunuz. Gerekirse psikolojik destek de isteyebilirsiniz.