Please contact us; WhatsApp : +90(533) 312 54 29

Diyaliz ve Diyabet

Diyabetik diyaliz hastaları giderek artmaktadır. Diyaliz hastalarının yaklaşık 1/3-1/4'ü Diyabetes Mellitus kökenli olmuştur. Bu oranın giderek artması da beklenmektedir. Bu nedenle diyalizde diyabetik hastalara özel yaklaşımlar olması gerekmektedir. 

Diyabette böbrek hastalığı hiperfiltrasyon ve mikroalbuminüri (30-300 mg/gün) ile başlar. Giderek proteinürinin artması ve glomerul filtrasyon hızının azalması ile azotemi görülmesine ve son dönem böbrek hastalığına kadar varır. Bu süre Diyabet tiplerine göre değişir. 

İnsuline bağımlı ( Tip I ) Diyabet hastalarında son dönem böbrek yetmezliği oluşma süresi 15-30 yıl arasındadır. İnsüline bağımlı olmayan ( Tip II ) Diyabet hastalarında ise bu süre 1-20 yıl arasındadır. 

DİYABETİK BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTADA DİYALİZ ENDİKASYONU : 

Kreatinin Klirensi 10-20 ml/ dak. olduğunda diyalize başlanmalıdır. ( serum kreatinin 3-5mg/dl gibi düşük olsa bile ) 
Üremi semptomları başlamışsa, [ kansızlık, kaşıntı, bulantı, kusma, iştahsızlık, halsizlik, nefesin amonyak kokması gibi ] 
Sıvı yüklenmesi varsa [ ayaklarda ödem (şişlik) arcides ( karın zarı içinde sıvı toplanması ) akciğer ödemi gibi ] 
Serum kreatinini 5-8mg/dl olmuşsa 

Not: Erken diyalize alınan Diyabet hastalarında yaşamın uzun sürdüğü, göz, kalp, ayak komplikasyonlarının önlenebildiği gösterilmiştir. Araştırmalar diyabetik retinopatinin (körlüğe giden göz hast. ) diyaliz başlamadan 1-2 yıl önce hızlandığını göstermiştir. 

DİYABETİK BÖBREK HASTASI İÇİN HANGİ TEDAVİ METODU EN İYİSİ DİR? 

Tedavi seçimi hastanın yaş, eğitim durumu, yaşadığı yer, aile ve sosyal yapısı, hastanın rahatı, beraberindeki hastalıklar ( kalp hast. ve körlük gibi ) göz önüne alınarak seçilmektedir. 

Transplantasyon özellikle canlı akraba transplantasyonu daha iyi bir tedavi seçeneği gibi görülmektedir. Hemodiyaliz ve periton diyalizi de diğer tedavi seçenekleridir. 

Diabetik Hastalarda Renal Transplantasyon Kontraendikasyonları : 

- Yaş > 65 yıl 
- Extremite gangreni varsa 
- Ağır koroner arter hastalığı varsa 
- Periferik nörapati veya periferik vaskuler hastalık nedeniyle hareketsizlik varsa 

böbrek nakli yapılmaz. 

DİYABET VE HEMODİYALİZ 

Hastayı hemodiyalize alabilmek için kalp - damar cerrahi tarafından damar girişim yeri oluşturmak gerekmektedir. Hastaların damarlarında ateroskleroz riski fazla olduğundan bunu oluşturmakta çoğu zaman zordur. En doğrusu hastanın kreatinin klirensi 20-30 ml/dk'ya düştüğünde daha hemodiyalize girmeden bunun oluşturulmasıdır. Bu operasyondan önce doppler ultrason ile damarların durumuna bakılmalı, geniş çaplı, sağlıklı arter venler tercih edilmelidir. Hastanın kendi damarlarından oluşturulan Arterio-Venöz fistül ( AVF ) daha sağlıklıdır. Brekiosefelik AVF veya bazilik venin transpozisyonu ile AVF yani dirsek bölgesi fistüllerinin daha uzun ömürlü olduğu gözlemlenmiştir. Fistül operasyonundan sonra o damarların gelişebilmesi için 4-6 hafta zaman gerekmektedir. Eğer native AVF yapılamazsa arteriovenöz graft ( yapay damar ) ikinci seçenektir. İleri damarsal problemleri bulunan hastalarda büyük damarlara ( subklavyen ven veya juguler ven gibi ) yerleştirilen kalıcı kateterler ile hemodiyaliz yapılabilir. ( bu hastalarda kontraendikasyon yoksa periton diyalizi tercih edilmelidir.) 

Diyalizat kullanımında Diyabetik hastalarda mutlaka bikarbonat seçilmelidir. 5,5 mmol/lt glikoz ihtiva edenler diyalizdeki ani hipoglisemi oluşumunu önler. 

Kuru kilo diyabetik hastalarda diyaliz sonunda mutlaka ulaşılması gereken durumdur. Yani hastanın üzerinde fazla sıvı bırakılmamalıdır. Fakat diyabetik hastalar ateroskleroz ve otonomik nöropati nedeniyle aşırı sıvı çekimini tolere edemeyip hipotansiyon ve kramp geliştirebilirler. Bunun için iki diyaliz arasında sıvı alımının 2 kg'ı geçmemesi ve uzun ve yavaş diyaliz yapmak gerekmektedir. Haftada 3 kez 8 saat hemodiyaliz gibi. Veya sık diyaliz ( haftada 5 kez ) veya hergece diyalizde bu sorunu çözebilecek yöntemlerdir. 

Diyaliz Sırasında Oluşan Komplikasyonlar 

Hipotansiyon : Diyabetik hemodiyaliz hastalarında diyalizde tansiyon düşüklüğü ve bulantı kusma diğer hastalardan daha sık olur. Bu kardiak nedenlerden olabileceği gibi periferik damar rezistansının bozulması, hipoalbuminemi, kötü beslenme, kansızlık, diyaliz öncesi kullanlınan antihipertansiflere de bağlı olabilir. Önlemek için şunlar yapılabilir: 

- Yüksek sodyumlu diyalizat ve linear sodyum modeli 
- Düşük hızda ultrafiltrasyon 
- Kesintili ultrafiltrasyon 
- Hipertonik albumin kullanılması 
- Hct % 30'un üstünde olması 
- Sabah antihipertansif alınmaması 
- Diyalizde yemek yenmemesi 
- Ayak egzersizleri 
- Diyalizat ısısını düşürmek ( özellikle diyaliz sonuna yakın ) 
- Bazı ilaçların kullanımı Midodrine ve Fludrocortisone gibi (Türkiye'de yok) 
- On-line hemofiltrasyon 
- Asetat-free biofiltrasyon 

Hipertansiyon : Diyalize giren Diyabetik hastalarının % 50'si antihipertansif ilaç kullanmaktadır. Diyaliz sırasında hipertansiyon olması aşırı sıvı çekimine bağlı reninangiotensin sistem aktivasyonundan olabilir. Diyalizde angiotensin- coverting enzim inhibitörleri kullanılabilir. Betablokerler diyabetik hastalarda kullanılmaması önerilmektedir. Çünkü glukoz kontrolünü bozup hatta hipoglisemi semptomlarını gölgeleyebilir. Fakat pozitif kardiak etkileri de gözlenmiştir. Kalsiyum antagonistleri, alfa blokerler gibi antihipertansifler de ikinci seçenek hipertansiyon ilacı olabilir. 

Aritmi, koroner iskemi :Aşırı sıvı çekimi, hipotansiyon nedeniyle hastalarda kalp ritim bozukluğu, koroner iskemi, angine pektoris olabilir.O2 inhalasyonu, nitrogliserin oral veya supkutan veya iv kullanılabilir. Anti aritmikler aritmi tipine göre kullanılır. Diyabetikler hipopotasemiye daha meyilli olduğundan özellikle aritmide buna dikkat edilmelidir. 

Metabolik Kontrol 

Kan şekeri kontrolü iyi olan HbA c < 7,5 olan hastalar daha uzun yaşarlar. Bunun yanında hastaların kardiovasküler hastalıklardan korunması için de kolesterol trigliserid düzeylerinin de kontrol altında olması gerekir. 

Diyaliz hastaları içinde Tip 2 ( insüline bağımlı olmayan ) diyabet hastaları; Tip 1 (insüline bağımlı ) diyabet hastalarından 2 kat daha fazladır. 64 yaşından sonra bu 3 katına yükselir. Tip 2 hastalarının yaş, şişmanlık, fiziksel aktivitenin azalması ile riski artar. Bu hastalar öncelikle diyet, kilo kaybı, egzersiz önerilmeli. Yaklaşık yarısı oral şeker düşürücü ilaçları kullanır. Yıllar ilerdikce insülin kullanımı artar. Üremik Tip2 hastalarına genellikle insülin önerilir. Fakat oral ilaçlar daha geniş oranda kullanılır. 

Tip2 diabette hastalığı insülin rezistansı ve uygunsuz insülin salınım cevabı yaratır. Üremi insülin sekresyonunu baskılar. Bu nedenle tip2 diyabetik üremik hastalar daha az şeker düşürücü tedaviye gereksinim duyabilirler. ( İnsülin kullanıyorsa dozu azalabilir, oral ilaç kullanıyorsa kesmek gerekebilir.) 

Oral hipoglisemik ajanların özellikleri ;

Sınıf

Örnek

Etki Mekanızması

Hipoglisemi Riski

Böbrek Boz. Kullanımı

Diyalizde Temizlenmesi

Sülfanilüre

Gliburid Glipizid

İnsülin Sekresyonunu artırır

Var

Evet Doz Ayarlanması Gerekir

Değişken

Thiozolidinediones

Troglitazore (Avandia)

Periferik İnsülin Rezistansını azaltır

Nadir

Evet Doz Ayarlanması Gerekmez(Hepatik Toksisiteye Dikkat )

Bilinmiyor

Biguonidler

Metformin (Glikofaj)

Karaciğer Glikoz Üretimi azaltır

Az

Kullanılmaz

Bilinmiyor

Alfa Glucosidase İnhibitürleri

Acarbose (Glikobay)

Gastro İntestinal Karbonhidrat Absorb azaltır

Yok

Dikkatli Kullanılır

Bilinmiyor


RETİNOPATİ 

Görme kaybı prolifeatif retinopati ve vitreo kanaması, retinal detaçman, makuler ödem, glokom, katarak, korneal hastalığa bağlı olabilir. Kan basıncının iyi kontrolü, hemodiyaliz tekniklerinin gelişmesi, göz doktorunun sık muayenesi ile körlük gelişimi azaltılabilir. Panretinal laser fotokoagulasyon ve vitreo kanamasında vitrektomi tedavi yöntemleridir. 

PERİFERİK VASKULER HASTALIK 

Yılda diabetik diyaliz hastalarının % 5-25' inde alt ekstremite amputasyonu olur. Önlemek için; günlük yıkama ve kurulama, tırnak, parmak arası bakımı, sıkmayan ayakkabı ve çorap giyilmesi, düzenli podiatriste gidilmesi gerekmektedir. Eğer iskemiye bağlı bir lezyona rastlanırsa hemen vasküler cerraha refere edilmeli, vasküler bypass cerrahisi ile amputasyonun önlenmesi mümkün olabilir. Diabetik ayak yaralarının acilen tedavisi gereklidir. Gerekirse growth faktör tedavilerinden yara debridmanından yararlanılmalıdır. Diabetik hastalarında amputasyon hızı CAPD, transplantasyon, hemodiyaliz tedavilerinde farklı değildir. 

PERİFERİK NÖROPATİ 

Sensorimotor ve/veya otonomik nöropati diabetik hemodiyaliz hastalarında görülebilir. Üremik diabetikler parapleji ve guadroplejiden yakınabilirler. Hastalarda bulantı, kusma, ishal gibi gastroparezi de olabilir. Renal transplantasyon ve CAPD ile diabetik nöropatik bulguları azalabilir. İyi glikoz kontrolü HBAıc % 7.5'in altında olması bu bulguları düzeltebilir. 

Diabetik nöropatide şiddetli ağrı ve yanma şikayetlerinde Neurontin (Gobepentin) ve Tegretol (Carbamazepin) gibi ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlarda doz ayarlaması yapmak gerekir. 

KEMİK HASTALIĞI 

Adinamik kemik hastalığı bu hastalarda daha sık görülen Renal osteodstrofi bulgusudur. Kemiklerde alüminyum depolanması alüminyum ihtiva eden fosfat bağlayıcılardan dolayı olabilir. Hemodiyalize başladıktan sonra 2 yıl içinde kemiklerde kırılma olabilir. Diabetiklerde alüminyumlu fosfat bağlayıcılardan kaçınılmalıdır. Kemik ağrısı veya kırık olan diabetiklerde desferrioxamine infüzyonu öncesi ve sonrası alüminyum seviyesi bakılarak incelenmelidir. 

MALNUTRİSYON (Beslenme Bozukluğu) 

Diabetik hemodiyaliz hastalarında sıktır. 25-30 kcal/kg/gün diyet verilmeli. Bunun %50'si kabonhidrat olmalı ve protein ise 1.3 - 1.5/kg/gün olmalıdır. Diyalizat sıvısı 200 mg/dl glikoz ihtiva etmelidir. Gastroparezi için Metoclopramide verilebilir. Diabetik diyare de ise antibiyotik ve Lopermid verilebilir. Paretenal aminoasid solüsyonları da beslenme sorunu olan hastalarda kullanılabilir. Kanda Albumin düzeyinin 3.5 gr/dl üstünde olması gerekmektedir. 

Diabetik Böbrek Hastasında Kardiovasküler Hastalık (KVH) 

Diyabetik diyaliz hastalarında koroner kalp hastalığı prevalansı %46.4 olup, diyabetik olmayan hastaların prevalansından (%32.2) fazladır. Bu hastalarda daha sık atrial ve ventriküler aritmi, kalp bloku, asistoli, pulmoner konjesyon ve kardiojenik şok görülmektedir. Diyabetik hastalarda bazı hekimler beta-blokerlerden çekinirler. Fakat koroner iskemi ve aritmi yönünden yararlı etkileri de görülmüştür. Diyalizde kardiak riski önlemek için troponin T testinden faydalanabilir. 

KVH önleyici manevralar : 

Erken Diyaliz 
ACE inhibitorleri veya angiotensinreseptör blokerleri 
Kan basıncının düşük tutulması 
Asprin ? Plavix ? 
Aşırı sıvı yüklenmesinin önlenmesi (düşük tuz alımı, diüretikler ) 
Statinler (LDL- kolesterolün 100 mg/dl de tutulması ) 
Aneminin tedavisi 
Trimetazidin (Vastarel) kullanımı (Kişisel tecrübeye göre ) 

Eğer gerekirse PTCA ( Perkütan transüminal coroner angioplasti ) veya Bypass operasyonu da yapılabilir. Her iki metod da 2 yıllık yaşam süresi yaklaşık aynıdır. Fakat Bypass cerrahisinde hastane yatışı süresinde mortalite biraz daha fazladır. Yeni tekniklerle bu da azaltılmaktadır.

 

Diyaliz Hastalarında Hipertansiyon

Kan basıncı ne demektir? 

Kalpten pompalanan kanın organlara ulaşıp onlara oksijen ve besinleri götürebilmesi için atar damarların içinde belirli bir basınçla iletilmesi gereklidir. Bu basınç insanlarda genellikle sabit değerler içinde tutulur. 

Bir tansiyon aleti ile belirlenebilen bu değerlerden daha yüksek olanına "büyük" veya "sistolik" kan basıncı, daha düşük olanına ise "küçük" veya diyastolik kan basıncı adı verilir. 

Bu basınçlar insanlar arasında farklılık gösterir ve ortalama olarak büyük tansiyon için 120 mmHg, küçük tansiyon için 80mmhg 'dir. Kan basıncının yükselme göstererek 140/90mmHg değerini geçmesine "yüksek tansiyon" veya "hipertansiyon" adı verilir. 

Kan basıncı ne zaman ölçülmelidir? 

*Kan basıncı ayarı iyi yapılmış bir tansiyon aleti ile kişilerin rahat oldukları, gerginlik hissetmedikleri bir zamanda ölçülmelidir. 
*Diyalize giren hastalardan zaman zaman diyaliz seanslarında yapılan ölçümlere ek olarak evde kan basıncı izlemi yapmaları istenebilir. Böylece antihipertansif tedavi daha iyi düzenlenebilir. 

Kan basıncı ne zaman ölçtürülmemelidir? 

- Yemekten sonra 
- Sigara içtikten sonra 
- Alkol içtikten sonra 
- İnsanın aşırı heyecanlı, üzgün veya sinirli olduğu anlarda 
- Nezle ve grip ilaçlarını kullanırken 
- Efordan sonra (20-25 dakikalık istirahattan sonra ölçülmelidir.) 

Böbrek yetmezliği ile kan basıncı yüksekliği arasında ilişki nedir? 

Hipertansiyon böbrek yetmezliğinde sık rastlanan bir bulgudur ve kronik böbrek yetmezlikli hastaların yaklaşık %80 'ninde hipertansiyon bulunur. Böbrek hastalarında hipertansiyon böbrekteki hasarın artmasında önemli role sahiptir. Tansiyon düşürücü tedavinin böbrek yetmezliğinin ilerleme hızını azalttığı gösterilmiştir. 

Kan basıncı yüksekliği organları nasıl etkiler? 

Yüksek kan basıncı vucuttaki tüm damarlarda atherosklerozu (damar sertliği) hızlandırır. Bunun sonucu olarak pek çok organ ve sistemde yaşamsal sorunlara neden olabilir. Ayrıca devamlı yüksek basınca karşı pompa işlevini sürdüren kalpte yapısal ve fonksiyonel değişiklikler gelişir. Atherosklerozu hızlandıran ve düzeltilmesi gereken diğer faktörler arasında diabet hastalarında yüksek kan şekeri, sigara kullanımı, kan yağlarında yükseklik olması sayılabilir. 

Kan basıncı yüksekliğine bağlı oluşabilen sorunlar nelerdir? 

- Böbrekleri kimsen fonksiyon gören hastalarda zamanla bu fonksiyonun da kaybı 
- Kalbin sol karıncığında büyüme ve takiben kalp yetmezliği 
- Koroner kalp damarlarında hızlanmış atheroskleroza bağlı angina pektoris (Göğüs ağrısı) ve kalp krizi riskinin artması 
- Beyin kanamaları 
- Beyine giden damarlardaki atheroskeroza bağlı olarak beynin kanlanmasında azalma nedeniyle gelişen inmeler 
- Göz damarlarındaki sorunlara bağlı görme kaybı 
- Bacak damarlarındaki daralmaya bağlı bacak ağrıları ve uzuv kaybına yol açabilen yaralar oluşması 

Böbrek yetmezliğide hipertansiyon nedenleri nelerdir? 

- Vücutta su fazlalığı 
- Vücutta tuz birikimi 
- Paratiroid bezin fazla çalışması 
- Damarsal değişiklikler 
- Çeşitli atık maddelerin birikimi 
- Kan basıncı düzenlenmesinde rol olan bazı sistemlerin çalışmasının artması veye azalması 
- Eritropoetin tedavisi 

Böbrek hastalarında hipertansiyon nasıl önlenebilir? 

Böbrek hastalarında tansiyon düşürülmesinde ilaç tedavisi kadar önemli olan bir tedavide vücut suyunun kontrolüdür. Vücuttaki su ve tuz fazlalığı kan basıncını yükseltir. Vücuttaki fazla suyu artık maddelerle beraber vücuttan uzaklaştırma görevi yapan böbreklerin çalışmaması bu hastalarda suyun atılamayıp vücutta birikmesine neden olur. Vucutta normalden fazla su olması hipervolemi (volüm fazlalığı) olarak adlandırılır. 

Hipervolemi nedenleri nedir? 

* Sağlıklı böbreğin görevlerinden biri de aldığımız sıvıyı dışarıya atmaktır. Böbrekler hastalanıp görevlerini yapamayınca alınan sıvı diyalizle atılır. Ama yine de fazla sıvı vücutta birikebilir. 
* En önemli neden tuz alınmasıdır.Tuz vücutta suyun tutulmasına ve susuzluk hissinin artmasına neden olarak hipervolemiye katkıda bulunur. 

Vucutta fazla sıvı olduğu nasıl anlaşılır? 
* Tansiyonunuz yükselir. 
* Kilonuz artar 
* Bacaklarda, ellerde ve göz etrafında şişlikler oluşur. 
* Boyun damarlarında dolgunluk gözlenir 
* Nefes almakta güçlük çekilir 
* Yatarken daha fazla yastığa ihtiyaç duyulur 
* Merdiven çıkarken zorlanırsınız 
* Yüksek tansiyona bağlı başağrısı olabilir 

Diyalize giren hastada hipertansiyon tespit edildiği zaman ilk düşünülecek olan nedir? 
* Kuru kilosunun olması gerekenden daha üst düzeyde olduğu düşünülmelidir. 

Kan basıncı yüksek olan diyaliz hastasının tedavisinde neler yapılmalıdır? 
* Öncelikle hastaların ideal kuru ağırlıklarının yeniden belirlenmesi gerekir. Bunun için değişik teknikler kullanabilirse de çoğunlukla diyaliz hekimleri kan basıncı normale gelene değin kontrollu ve yavaş bir şekilde diyaliz çıkış kilonuzu aşağıya çekerek ideal kiloyu belirlemeye çalışabilir. 
* Kuru ağırlığı aşağıya çekmek için ;

1) Tuz ve su alımı azaltılarak iki diyaliz arası kilo alımı 2-2,5kg'ın altına indirilmelidir 
2) İdrarı olan hastalarda diüretik (idrar söktürücü) ilaçlar verilerek idrar miktarı artırılmaya çalışılabilir 
3) Yavaş ve kontrollü bir şekilde diyalizde çekilen sıvı miktarı artırılarak hastanın diyaliz çıkış kilosu aşağı çekilebilir. 
4) Diyaliz seanslarına kuru kilo azaltımını tolere edemeyen hastalarda diyaliz süresini uzatma ve ek diyaliz seansı yapma gereksinimi duyulabilir. 

* Nadiren bu tedbirlerden sonra kan basıncı kontrol altına alınmayan hastalarda tansiyon düşürücü ilaçların kullanılması gerekebilir. 

Kan basıncını kontrol altında tutmak için hastaların yapması gerekenler nelerdir? 

* Tuz ve su kısıtlamasına uyarak iki diyaliz arası kilo alımını 2-2,5kg'ın altında tutmak 
* Evde düzenli kan basıncı izlemi yapmak 
* Diyaliz seansını aksatmamak ve diyaliz süresi tamamlanmadan diyalizden çıkma isteğinde bulunmamak 
* Kuru ağırlığın aşağı çekildiği zamanlarda diyaliz süre ve sıklığında yapılan artışları anlayışla karşılamak 
* İlaçları aksatmadan kullanmak

Anemi ( Kansızlık Tedavisi )

Böbrek yetmezliğiniz olduğu için muhtemelen kansızlığınız da vardır. Anemi sizi yorgun yapar. Çoğu hastada anemi böbrekte yapılan eritropoetin (EPO) denilen bir hormonun salgılanmasındaki bozukluktan meydana gelir. Bu hormon vücudunuza kan yapmasını söyler.

Kırmızı kan hücreleri tüm vücut kısımlarına oksijen taşıdığı için çok önemlidir. Aneminizin tedavisinin size şu gibi önemli faydaları vardır:

- Kalp problemlerinizin olma riskini azaltır.

- Enerji seviyenizi artırır.

- Hayat kalitenizi artırır.

- Egzersiz kabiliyetinizi artırır.

Diyalizdeki yaşam sürenizi uzatır.

Birçok böbrek hastasına daha diyalize girmeden anemi tedavisi gerekebilir. Aneminizin erken tedavisi kendinizi daha sağlıklı hissetmenizi ve diyaliz gerektiği zaman daha iyi durumda olmanıza yardımcı olur.

Aneminizin olduğunu saptamak için doktorunuz hematokrit denen kan tetkikini yaptırır. Bu test doktorunuz kırmızı kan hücrelerinin sayısını söyler. Normal hematokrit değeri kadınlar için 35 ile 47 ; erkeklerde 40 ile 52 arasındadır. Böbrek hastalarının çoğunda hematokrit 33'ün altındadır ve tedaviye ihtiyaç vardır.

ANEMİ TEDAVİSİNİN HEDEFİ NEDİR?

Epo tedavisi kırmızı kan hücrelerinizi arttırarak kendinizi daha az yorgun ve enerjik hissetmeniz için yapılır. Tedavinizin hedefi hematokritiniz 33-36 düzeyine çıkarmaktır. Bu sizin hedef değeriniz olarak ifade edilir. Diyaliz ekibiniz hematokritinizi düzenli aralıklarla kontrol edecektir. Hematokrit değerinizi öğrenin ve diyaliz takip kartınıza kaydedin. Eğer hematokritiniz normalden düşükse doktorunuzla konuşun.

EPO NASIL KULLANILIR?

Anemi tedavisine başlamadan önce doktorunuz aneminin gerçek nedenini araştırmak için bazı testler yapar. Eğer aneminin nedeni Epo düşüklüğü ise bu hormonun insan yapısı şekli ile tedavi edilmeniz gereklidir. Birçok hastada Epo'nun subkutan injeksiyon denen cilt altına verilmesi daha etkilidir. Kendi kendinize iğnenizi yapmayı öğrenebilirsiniz.

Epo diyaliz esnasında setlerden de damar yoluna verilebilir, fakat o zaman muhtemelen daha yüksek doz gerekir.

DEMİR İLACI NASIL VE NE İÇİN KULLANILIR ?

Epo alan birçok hasta ilave olarak demire de ihtiyacı vardır. Demir Epo ile beraber vücudun kırmızı kan hücresi yapması için gereklidir. Demir damar yolundan (İV) verildiğinde daha etkilidir. Bu diyaliz esnasında venden veya setlerden verilerek yapılır. Bazı hastalar yeterli demir ağızdan hap şeklinde vermekle de sağlanabilir.

Diyaliz ekibiniz demir durumunuzu tayin edebilmek için iki testten yararlanmaktadır.

Bunlardan biri TSİ (Transferin satürasyon indeksi), diğeri ise ferritindir :

TSİ düzeyi 20 den az , 50 'nin üstünde olmamalıdır.

Ferritin düzeyi ise en az 100 olmalı ve 800 'ün üstüne çıkmamalıdır.

Diyaliz ekibinizden TSİ ve ferritin neticelerini isteyiniz. Normal dışı neticeler için diyaliz ekibinizden açıklama isteyiniz.

Laboratuvar Tahlillerinin Anlamları

Kt/V ve URR :

Hedef Kt/V değeri olan 1.2'ye veya URR değeri en az %65'e gelene kadar hiçbir diyaliz tedavinizi atlamayın. Size önerilen sıklık ve süreye uyun. Diyetinize ve size izin verilen sıvı miktarının üstüne çıkmamaya gayret edin.

TDBK ve Ferritin 

TDBK (Total Demir Bağlama Kapasitesi) ve ferritin vücudunuzdaki demir miktarı hakkında bilgi veren ölçümlerdir. TDBK değerinizin yüzde 20'nin altında 50'nin de üstünde; serum ferritin düzeyinin ise 100'ün altında 800'ün üstünde olmaması gerekir. Hedef demir değerine ulaşabilmek için ekstra demire ihtiyaç duyabilirsiniz. TDBK ve ferritin durumunuza göre 1-3 ayda bir kontrol edilir. 

Parathormon 

Vücudunuzdaki kalsiyum ve fosfor dengesinin kötü olması paratiroid (PTH) hormonunun yükselmesine neden olur. PTH değeri her 3 ayda bir kontrol edilir. Doktorunuza ve diyetisyeninize PTH değerinin yükselmemesi için kalsiyum ve fosfor düzeyinizi nasıl muhafaza etmeniz gerektiğini sorunuz. 

Albumin 

Bu her gün yediğiniz yemeklerde bulunan proteinden, kalori yardımı ile meydana gelir. Düşük albumin kafi miktarda proteinli ve kalorili gıda yememekle olur ve enfeksiyonlara karşı direncin azalmasına yol açar. Sağlığınızı korumak için doğru ölçüde proteini nasıl alacağınızı diyetisyeninize sorun. 

Potasyum 

Çok yüksek veya çok düşük potasyum düzeyleri kalp problemlerine hatta kalp durmasına neden olur. Potasyum için izin verilen diyetinize uyun. Potasyumdan zengin ve fakir gıdaları mutlaka öğrenin. 

Hematokrit 

Bu değer vücudunuzda yapılan kırmızı kan hücrelerinin sayısını yansıtır. Düşük hematokrit kansız olduğunuzu gösterir. Kansızlığınızın tedavisi için EPO denen bir hormon ve ilave demir almanız gerekir. Hematokritiniz 33-36 değerine gelince kendinizi daha az yorgun ve daha enerjik hissedeceksiniz. 

Hematokritiniz EPO tedavisi başlandığında l - 2 haftada bir, hedef değere ulaştıktan sonra 2-4 haftada bir kontrol edilir. 
Hemoglobin.... : Bu değer kırmızı kan hücrelerinin içinde vücudunuzdaki tüm hücrelere oksijen sağlayan bölümüdür. Hemoglobin düzeyiniz de size kansızlığınız hakkında bilgi verir. 

Kalsiyum 

Kuvvetli kemikler için gereklidir. Kalsiyumunuzun düşük olmaması için doktorunuzun tavsiyesine göre kalsiyum tamamlayıcılar kalsitriol (vitamin D) kullanınız. Fosforunuzun normal düzeyde olduğundan emin olun. 

Fosfor 

Yüksek fosfor düzeyi kemiklerinizi zayıflatır. Diyetinize uyduğunuzdan ve her yemekte fosfor bağlayıcı kullandığınızdan emin olun.

Sayfa 2 / 3

ANLAŞMALI KURUMLAR ve KVKK Dokumanları

SGK, Akbank, Türkiye İş Bankası ve Yapı Kredi Bankası /// KVKK Dokumanları 

 

 

Sosyal Güvenlik Kurumu
Türkiye İş Bankası
Akbankası
Türkiye Yapı ve Kredi Bankası
KVKK Dokumanları

Küçükyalı Diyaliz Merkezi Hakkında

Diyaliz Merkezimiz İstanbul Maltepe İlçesinde 1997 yılında faaliyete geçmiştir. Nefroloji uzmanı Uz. Dr. Hülya Ergin, Dr. Semih Bakır, Dr. Hüsamettin Atik, Dr. Ahmet Kaya ve alanında deneyimli kadromuz ile en son teknolojik cihazlarımızla hastalarımıza hizmet vermekteyiz.

İletişim & Destek

  • Adres      : Girne Mah. Girne Cad. 139/1 34843 Maltepe - İstanbul - TÜRKİYE
  • E- Posta : info@kucukyalidiyaliz.com
  • Telefon   : +90 (216) 366 81 18
  • GSM       : +90 (533) 312 54 29
  • Fax         : +90 (216) 366 35 40
Küçükyali Diyaliz Merkezi adıyla faaliyet gösteren Tokgöz Dializ Hizmetleri Limited Şirketi olarak internet sitesi çerez süreci için Kişisel Verilerin Korunması Kanununa uygul olarak işleyeceğimiz verilerinizle ilgili haklarınızı içeren aydınlatma metnine buradan ulaşabilirsiniz. Çerez Politikası.Kabul Ediyorum